4 Ağustos 2012 Cumartesi

3. Gün



10.07.2012
23:12

Selammm geldik yolculuğumuzun son gününe. Bugünkü şehrimiz Anadolu’da ilk yazılı ticari anlaşmanın 4 bin yıl önce yapıldığı ve yazılı belgelerin Kültepe-Karum kazılarında bulunduğu bildirilen Kayseri. Bu Kayserililerin ticarette neden başarılı olduğunun bir kanıtı olsa gerek. 


Günümüz Kadir Has Kent Müzesi ziyaretiyle başlasın bakalım.


Dijital bir müze ve bilgi merkezi olan Kent ve Mimar Sinan Müzesi, özelliği bakımından dünyada sınırlı sayıda, Türkiye’de ise ilk olarak Kayseri’de kurulmuş. İşadamı Kadir Has’ın katkılarıyla Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılmış. Kent hakkında bilgi almak isteyenlerin bilgilendirilmesi, Kayseri doğumlu dünyaca ünlü mimar Mimar Sinan’ın ve yapıtlarının tanıtılması amaçlanmış. İlgililerinin gidip görebileceği teknolojik bir müze.




Hadi müzeden çıkıp Mimar Sinan’ın evine gidelim.










Bu da acelemiz var diye acele acele Mimar Sinan'ın evinden çıkıp yürümeye başladığımda karşıma çıkan manzara. Bu kareyi yakalayınca acelemiz olduğuna az da olsa sevindim. ;)




Oradan da Ağırnas Yeraltı Şehrine inelim.





Bu yeraltı şehri  volkanik tüflerden oluşan yeryüzü şekli içerisinde inşa edilmiş. Odaları birbirine bağlayan daracık koridorlardan geçiyoruz. Bu koridorlar kısa kıvrımlı, dar ve basık. 
Eğilerek tek kişi ancak geçebiliyor. Bunun sebebi herhangi bir düşman saldırısında düşmanın içeriye dolmasını ve oklarının uzun yol almasını engellemekmiş.





Şimdi yeryüzüne çıkalım isterseniz ve Güpgüpoğlu Konağına gidelim. Konağın eski orijinal bölümleri 1419 ile 1497 yılları arasında yapılmış, ekleme ve değişiklikler 18.yüzyıla kadar devam etmiş. Konak, Selamlık ve Haremlik olmak üzere iki ana bölümden oluşmakta. Girişte sağ tarafta bulunan Haremlik Bölümü Müze-Ev olarak, sol tarafta bulunan Selamlık Bölümü de Etnografya Müzesi olarak kullanılmakta imiş.











Etnografya müzesini gezdikten sonra çıkmadan önceki soldaki son odanın tavanına dikkatli bakın.



Bir şey dikkatinizi çekti mi buraya gelirken? Şehrin içinde çok güzel bir kale var değil mi; Kayseri Kalesi.




Roma İmparatoru III. Gordious döneminde (238-244) kale ve surlar ilk şekli ile inşa edilmiş. Bizans İmparatoru Justinianus döneminde (527-565) yapı değişiklikleri olmuş bu arada köşede de iç kale oluşmuş. Kale ve surlar bugünkü şeklini büyük ölçüde Selçuklu Hükümdarı I. Alaattin Keykubat döneminde (1220-1237) almış. Dulkadirliler tarafından 1431’de, Karamanlılar tarafından 1465’te tamir ve tahkim edilmiş.

Kale içinde alışveriş yapabileceğiniz bir çarşısı var.



Buradan çıkıp Arkeoloji Müzesine gidelim ve orada da değerli eserlerimizi inceledikten sonra (En çok dikkatimi çeken eser Herakles Lahiti oldu.)



artık biraz serinleyelim değil mi, çok sıcak oldu. E hadi o zaman Erciyes’e çıkalım ne duruyorsunuz.

Biz teleferikle yukarıya doğru çıkarken karşı tarafta aşağıya inen arkadaşlarımıza da el sallamayı unutmayalım.


İşte olay budur!


Yazın ortasında bu kadar yükseğe çıkıp karlı dağ manzarasını izlemek ve üşümek! 


Burada da hoplayıp zıplayıp uçtuktan sonra 


merkeze tekrar gidelim ve sizi serbest bırakalım da biraz şehri kendiniz keşfedin.

Haa sakın ha sadece Kayseri Mantısı yapan bir yer aramayın çünkü bulamazsınız. Gidin kalenin çevresini dolaşın illaki bulursunuz yiyecek bir yer. Şimdi isim verip reklam yapmayalım değil mi?



A aaa ne çabuk geçti zaman, ne ara bitirdik biz bu geziyi. Rüzgar gibi geçti diye buna diyorlar galiba… Eveeet geldik bir yolculuğun sonuna daha, umarım hepiniz en az benim kadar eğlenmişsinizdir. Bu yolculuğumda bana eşlik eden değerli arkadaşlarım hepinize çok teşekkür ediyor, Paris yolculuğumuzda da birlikte olmayı diliyorum. O zamana kadar kendinize iyi bakın esen kalın. Görüşmek üzere…  00.21


(Son gün olduğundan mütevellit uyku saatim 03:35:)


Bir yolculuk biter ve yenisi için hazırlık yapılır...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder